İstanbul şehir merkezinin yaklaşık 15 km. dışındaki Alman Büyükelçisi’nin tarihi yazlık rezidansı, geçmişte “sağlık merkezi” olarak bilinen, ancak bugün İstanbul şehir hayatının bir parçası haline gelen Tarabya semtinde bulunmaktadır. Rezidansın yer aldığı arazi 1880 yılında Sultan II. Abdülhamit Han tarafından diplomatik kullanım amaçlı olarak Alman İmparatorluğu’na hediye edilmiştir. Bu nedenle arazi günümüzde de Büyükelçilik arazisi statüsünü korumaktadır.

18 hektarlık alan üzerine kurulu tarihi yazlığın büyük bölümü bahçe ve orman arazisinden oluşmaktadır. Sahil kısmında, çoğunluğu Türk yapı stilinde inşa edilmiş on adet yalı bulunan arazide Alman askerleri için yapılmış bir şehitlik de yer almaktadır. Kültür Akademisi, bu yalıların içinde daha önce büyükelçilik sekretaryası olarak kullanılan binada hizmet vermektedir. Bunun dışında, önceleri mutfak olarak kullanılan kısım da günümüzde etkinlik salonuna dönüştürülmüştür.

Tarihi yazlık rezidansın bulunduğu arazinin büyük kısmı bahçedir. İç ve dış bahçeden oluşan alanda birbirini tamamlayan farklı düzenleme ve donanımlar dikkat çeker. Rezidansın bugünkü bahçe düzeninde hem Osmanlı dönemine ait bahçe motiflerini hem de 1980’lerin bahçe yapısını bir arada görmek mümkündür.

Aynı zamanda Alman Askeri Şehitliği’ni de içerisinde barındıran arazide, şehitliğin bakımı “Alman Savaş Mezarları Komisyonu” (Volksbund Deutsche Kriegsgräberfürsorge) tarafından sağlanmaktadır. Arazinin üzerinde bulunan abide, heykeltıraş Georg Kolbe tarafından yapılmış olup arazinin taraça şeklindeki tasarımı da kendisine aittir. Başta 1915 yılında Çanakkale Savaşı’nda hayatını kaybeden Alman askerler için yapılan şehitlik, sonrasında her iki dünya savaşında Türkiye ve çevresinde şehit düşen Alman askerleri için de kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca Alman Kolonisi her yıl Alman Milli Matem Günü’nde Tarabya’daki şehitler için Alman askeri temsilcilerin huzurunda tören düzenlemektedir.

Tarabya eskiden “pharmacia” ya da “phamakias” olarak adlandırılmaktaydı. Ancak kimse adı “zehir” anlamına gelen bir yerde oturmak istemediğinden bölgenin adı, mitolojideki Argonotlar efsanesine göre “therapia” yani “şifa” olarak değiştirildi. 16. yüzyıla kadar bir balıkçı kasabası olarak varlığını sürdüren Tarabya’ya sonraları Sultan II. Selim bir köşk ve muhteşem bir bahçe yaptırmıştır. Tarabya zamanla İstanbul’un varlıklı ailelerinin tercih ettiği bir dinlenme muhiti haline gelmiş, birçok büyükelçi yazlık evini burada inşa ettirmeye başlamıştır.

1885’te Alman İmparatorluk Meclisi’nden imar izni alınmış ve İstanbul’un merkezinde bulunan eski Prusya Elçiliği’nin satışından sonra rezidansın yapımı için yeterli para toplanabilmişti. 1882 tarihli ilk proje Cingria isminde bir mimar tarafından tasarlanmış, Atina’da arkeolog olarak görev yapan Wilhelm Dörpfeld tarafından gözden geçirilerek üzerinde bazı değişiklikler yapılmıştır. Cingria’nın tasarılarına karşın Dörpfeld, Osmanlı mimarisini dikkate almıştır: Büyükelçilik rezidansının merkez odasının sekizgen yapısı ve kullanılan ahşap sütunlar, o dönemlerde Boğaz’da bulunan yazlık evlerin karakteristik özelliklerini yansıtmaktadır. Binanın 1885 yılında başlayan inşaatı Armin Wegner tarafından üstlenilmiş ve iki yıl sonra tamamlanmıştır.

Rezidans, Almanya Büyükelçiliği’nin 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması neticesinde Ankara’ya taşınmasıyla asıl amacını kaybetti. Zaman içinde “Tarihi Yazlık Rezidans” ismini alan bina, günümüzde Alman-Türk diyalog çalışmaları için hizmet vermektedir. Büyükelçinin evinde kültür, politika ve ekonomiyle ilgili etkinlik ve resepsiyonlar düzenlenirken, daha önce büyükelçilik sekretaryası olarak kullanılan hemen yanındaki binada Kültür Akademisi’nin bursiyerleri misafir edilmektedir. Bunun dışında önceleri sefarethane olarak hizmet veren binada ise günümüzde Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası faaliyet göstermektedir.